Rakibimize oranla sahada futbolcularımızın sergilemiş oldukları akıl dolu mücadeleleri bir noktada farklı kazanmamıza neden oldu.
Boluspor oynamış olduğu şiir dolu oyunuyla sahada iyi işler yapıyor, oynamış olduğu oyun da artık keyif veriyor. Sakarya deplasmanın da beyinlerin ayaklara hükmettiği, yüksek kaliteli oyunu tribünden canlı izlerken soluksuz bir seyir zevki yaşadık. Atraksiyon, kişisel beceri, kolektif oyun anlayışı ve bunların meyvesi olan gollerle bütünleştirebildik. Hepsi tekmili birden bu karşılaşma sonrası akıllarda kalan gerçek oldu.
Kısa paslarla ve ayağa atılan toplarla hem orta alanda rahatlıkla top dolaştırdı hem de sağ ve sol şeritti iyi kullanıp orta alandan ileri çıkarak rakip savunmayı yıpratmaya çalıştı, etkilide oldu. Daha başlangıçta orta alan üstünlüğünü ele geçirip oyunun boyunu kısa tuttu. Sürekli alan daraltarak rakibini baskı altına aldı. Beklediği erken golü de yirmi dördüncü dakikada üç gol atma başarısı gösteren maçın yıldızı Hasani’den geldi.
Futbolcularımızın galibiyeti korumak için geriye yaslanıp, savunma ağırlıklı telaşları, rakip takımın yarı sahamızda oynamasıyla kalemizde birçok tehlike yarattı. Ve sonuçta golü de buldular. Rakip takımın kendi yarı alanımızda en azından bir beraberlik üzerine kurulan beş futbolcusuyla gol arama planlarına savunmamız geçit vermedi. Karşılaşmanın sonlarına doğru ataklarını daha da sıklaştıran rakibimiz geri dönmede biraz ağır kalınca. Üçüncü bölgede daha etkili ve atak olan takımımız uzatma dakikalarında Boakye’nin attığı gol, kaleci Szumskı’ in bir anlık hamle yetersizliği ve futbolcumuzun vuruş tekniğindeki mükemmellikten gelmiş oldu.
Takımın başarısı iki hafta da almış olduğu seri galibiyetlerle ortada. Futbolcularımızın özgüvenleri, aldıkları galibiyetlerle geri gelmiş gözüküyor. Onların uyum ve birbirleri arasında ki antrenmanlardaki tatlı rekabetleri özlediğimiz beklentilerimizi kesinlikle yansıyacaktır. O halde Boluspor’un ligdeki seyri açısından takımın her zamankinden daha fazla maddi ve manevi desteğe ihtiyacı var. Eğer bu desteği sağlayabilirsek hedeflenen yolda güzel günler umarım yakın gibi görünüyor. Yazımı bir kıssadan hisseyle bağlamak istiyorum.
Çölde yolculuk eden iki arkadaş yolculuğun bir aşamasında tartışırlar, biri ötekine bir tokat atar. Tokadı yiyenin canı çok yanar: ama tek kelime etmez ve kum üzerine şu sözleri yazar: ‘Bugün en iyi arkadaşım bana bir tokat attı.’ Yıkanabilecekleri bir vahaya rastlayana dek yürümeyi sürdürürler. Tokadı yiyen yıkanırken batağa saplanır, boğulmak üzereyken arkadaşı tarafından kurtarılır. Boğulmak üzere olan arkadaş tam selamete çıktıktan sonra bir kaya parçası üzerine şu sözleri kazır: ‘Bugün en iyi arkadaşım benim hayatımı kurtardı.’ Tokadı vuran ve sonra en iyi arkadaşının hayatını kurtaran kişi ona şöyle der:’ Senin canını yaktığımda bunu kum üzerine yazdın; ama şimdi kayaya kazıyorsun, neden?’ Öbür arkadaş ona şöyle cevap verir: ‘Biri bizi incittiğinde bunu kum üzerine yazmalıyız ki bağışlama rüzgârı estiğinde onu silebilsin.
Ama biri size iyi bir şey yaparsa onu kayaya kazımalı ki onu hiçbir rüzgâr yok etmesin.’ İncinmelerimizi kuma, gördüğümüz iyilikleri kayalara kazımayı unutmayalım birlik beraberlik içinde olalım.