Acısıyla tatlısıyla bir sezonu daha bitirdik. Geçen sezon yaşamış olduğumuz korku yumağı bu sezon aldığımız istikrarlı sonuçlarla rahat bir ortama bırakmış oldu.
Tabiî ki sabun köpüğü gibi elimizden kayıp giden play- off umutlarımızın eridiği, hayallerimizin başlamadan bittiği, hesap kitapların yapıldığı uzansan tutulacak ellerin çaresiz kaldığı haftalar heba olup gitmiş oldu…
1991- 1992 sezonunda birinci ligden ikinci lige düşen (o zamanın birinci ligi süper lig) ve tekrar geri dönmek için 32 yıl mücadelesini sürdüren Boluspor’da özlem ne yazık ki artarak devam ediyor.
2007- 2008 sezonundan bu yana TFF birinci ligin ne yazık ki gediklisi olan takımımız, bu grupta da 16 sezondur özlemle yanıp tutuştuğu süper lige yükselmek için mücadele veriyor. İnşallah yeni sezonda kalıcı misafirliğimizi sonlandırıp, otuz iki yıldır hayal ettiğimiz bir özleme yelken açarız.
İlim irfan sahibi Hazreti Mevlana’nın dediği gibi ‘Sanmasınlar yıkıldık, sanmasınlar çöktük. Bir başka bahar için sadece yaprak döktük.’ Sözünü düstur belli edip bu sezon iyi bir hoca, iyi bir yapılanma ve birlik, beraberliğimizi daha da çok pekiştirirsek süper lig özlemini gidermek hayal olmaktan çıkar.
Başkan ve yönetimdeki ekibin ne zor şartlar altında kulübü yönettiklerini biliyoruz. Bir takımdan eğer başarı bekleniyorsa bu da maddiyatla mümkündür. İlimizde mülki amirlerin ve siyasilerin Boluspor’a kalıcı kaynaklar kazandırması kulübümüzü daha da güçlendirecek ve hedefe odaklandıracaktır.
Bu bağlamda yardım kampanyaları düzenlenmeli böylece ekonomik açıdan bir nebze olsun kulübün rahatlanması sağlanmalıdır. Kısacası Bolu’da kazanan Boluspor’u seven herkesin maddi ve manevi destek olması şarttır. Şunu unutmayalım ki başka ‘BOLUSPOR’ yok…