Zaman;
yayla zamanı !
Aylardan Ağustos.
Sıcak mı sıcak!
E bir de Ramazan bayramı sabahı olunca, dedem Halil Bey, Çakır İsin (Hüseyin) emmiyle yayladan en yakın camiye, ( Değirmenözü Yaylası 9 km. ) gitmek için sabah 5.00 da yürüyerek yola çıkarlar.
Hüseyin amca kısacık boylu.
Çok pırpır lakin.
Yerinde durmaz hiç.
Yolda bir tempo bulup giderler iken önce Ilıcakınık yaylası, sonra Yozgat (Çamyayla şimdiki adıyla) yaylası'na varırlar. Bizim yaylaları boydan boya geçen bir su vardır. İlerledikçe büyüyen ve derinleşen!
Neyse' dedem dereye baka baka giderken, iri iri 4 balığın yanyana başlarını yuvaya sokmuş, kuyruklarını sallarken görür suyun dibinde! Hemen üstünü başını çıkarır,
'' bayram namazı öncesi nasibimizi alalım'' der
Hüseyin Amcaya! Suya girer, su boyda.. Ellerini uzatır derine ve dördünü de iki avcuyla sıkıştırır pat diye ! Lakin su derin olduğu ve eğildiği için su, ayaklarını çelmekte ve kendini yukarı alamamaktadır.
Dedem bağırır birden! 'La İsin( Hüseyin ) der !.
Şu omuzlarıma biraz bastırıver de kendimi sudan yukarı alayım'!!
Bu sözü duyan Hüseyin amca heyecan yapar ve dedeme ulaşmak için uzanması yetiyorken, üstü başıyla, eşyalarıyla clooomm!! diye atlar suya!
Neyse bi hengame, şapur şupur dan sonra ikisi de 4 büyük balıkla çıkmışlar çimene. Çıkmışlar da!! İsin ( Hüseyin) amca göl gibi olmuş! Sırılsıklam.
Hemen ateş yakıp eşyaları kurut et derken, saat geçmiiş!
Çakır İsin amca dedeme seslenmiş. La Halil Bey !!
Bayram namazı kabul oldu !!!!
Dönüp gelmişler namazı kılamadan ...
Allah rahmet eylesin her ikisine de.. Boluspor iyi oynamasa da, bazı bazı bizi korkutsa da, Ankara,dan galibiyetle döndü. Ama bu galibiyet bize bayramı gösterir mi? Ki inşaallah gösterir, bekleyip göreceğiz. Takıma, teknik ekibe, ve yönetime tebriklerle....