Yazımın başlığında kullanmış olduğum, hepimizin belki de dinleyip anılarımızı kalbimizde yer edindiren güzel bir şarkının nakaratı. Güftesi ise çok anlamlı, bir o kadar da duygusal. Her türlü aşka tercüman olmuş, şiirler yazdırmış tabiri caizse insanı aşkından mecnun’a çevirip deli divane eden bir duygu. Karşılıklı olan sevginin ona bağlılığını kelimelere döküldüğünde saf ve temiz olduğunu ve ellerin kenetlendiği müddetçe kalbinizden asla sökülüp atılamayacağını, sevginin ise ilmik, ilmik gergefe işlenip perçinleşmesine neden olmuş bir tür olgu.
Bizim de Boluspor’a karşı sevgimiz armasına ve renklerine karşı duymuş olduğumuz aşk da buna benzer. Kelimeler ve sözcüklerle anlatılmaya çalışılsa buna sayfalar yetmez… Geçmişi şanla şeref’le dolu Boluspor’un, Anadolu’nun en ücra köşelerinden gizli cevherleri keşfederek, Türk futboluna kazandırmış olması bile kulübe karşı sorumluluk bilinci ve gönül birlikteliğinden olmuştur. Yirmi sekiz Aralık bin dokuz yüz altmış beş yıllında kurulan ve Türkiye liglerinde elli üç yıllık bir geçmişi bulunan Boluspor her zaman ‘ İYİ AHLAK, İYİ SPOR’ parolasıyla yönetilmiş, kalıcı başarılara da imza atarak, adını altın harflerle Türk futbol tarihine yazdırmıştır.
Eski adıyla birinci lig yeni adıyla süper ligden düşeli dile kolay, tam yirmi yedi yıl geçmiş. Bu zaman zarfında her sezon iddialı bir kadro kurup, süper lig özlemine son vermek istemişiz. Fakat buna rakiplerimizin siyasi baskıları, yapılan yanlış transfer politikası ve ligin sonuna doğru futbolcuların (her ne hikmetse) yaşadıkları form düşüklükleri, sakatlık, gereksiz yere görülen sarı ve kırmızı kartlarla beklentimiz olumsuz yönde etkilenmiştir. Tıbbın değişmeyen bir kuralı olan ve hastanın iyileşmesinde son derece önem teşkil eden ‘ TESBİT, TEŞHİŞ, TEDAVİ ‘ yöntemini Başkan ve yöneticiler daha sonra Teknik heyet, her sene yaşanan takım içersinde ki bu uygulamayı göz ardı ederek, umutlarımızın erimesine sebep olmuşlardır.
Hazreti Mevlana ne güzel söylemiş ‘Asla geçmişte yaşama: ama daima geçmişten ders al.!’ Şimdi bizim için geçmişten ve ilk yarısı biten bir ligden ders çıkarma zamanıdır. İkinci yarı için aksayan mevkilere transfer ve iyi bir hazırlık dönemi sonrasında, sahada sadece rakipleriyle mücadele değil yüreklerini de ortaya koyacak, taraftarlarını heyecanlandıracak ve hedefe koşacak bir takım istiyoruz. Hani diyoruz ya hep ‘SENİNLE GÜLER, SENİNLE AĞLARIZ’ diye artık yağma yok. Bu sezon gülmek istiyoruz…